Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

89.

 Bugün J. ile uzun zaman sonra terapi seansını tamamladık. Geçen sene Ekim gibi danışan koltuğuna oturduğumdaki halimle şimdi arasında dağlar kadar fark var, kendimle gurur duyuyorum her şeyden önce bunu söylemem gerekiyor.  Babamın kaybını, evliliğimin bitişini bu süreci, kendimi tanımayı; kendimle yeniden hatta neredeyse sıfırdan bir ilişki kurmayı deniyorum. Hassas yerlerime dokunuyor, kırgınlıklarımı tartıyorum. İçimdeki çirkin yönlerle yüzleşiyor, çocukluktan gelen tıkalı, yargıya sorguya kapalı odalarımda geziyorum. Bazen anne babama kızıyor, genellikle beni yetiştirme şekilleri için "iyi ki" diyorum. Anne baba olmanın ne kadar zor olduğunu, ne kadar iyi niyetle denersen dene, çocuk yetiştirirken hata yapmanın kaçınılmaz olduğunu yetişkin halimle idrak ediyorum. Hayatın hiçbir alanında mükemmel olmak şart olmadığı gibi, çocuk yetiştirirken de bu yetersizlik hissine kendimizi kapatmamız gerekiyor, bazı hataların yapılması gerekiyor.  Haftada bir başladığım terapim 3 haft

88.

 sakin bir pazar günü, evdeyim. Bu evin duvarlarına yığılarak ağladığım günlerden, bu günlere geldim. Kendi dengemi bulmaya çalışıyorum, içimde bir sükunet bazı bazı başarısızlık hissiyle didişiyor. Evlilik bir başarı mıydı, ben boşanarak başarısız mı olmuştum; evli kalmayı bile beceremeyen bir kadın mıydım yoksa kendine sahip çıkan bir kadın mı?  Sanırım iç sesim bir süredir doğruları konuşuyor, evlilik başarı kriteri değildi; hayatta atılan adımlardan biriydi ve yolculuğun ne kadar olduğunu bilmiyorduk; ya bazen ineceğimiz durağı kaçırıyor bambaşka yolları yürüyorduk, ya da kendi durağımıza gitmeye çalışıyorduk; bazılarımızsa tam zamanında doğru durakta iniyorlardı. Ben yolculuğumun hangi durağında indim, yönüm neresi bilmiyorum; tek şey rotanın yanlış olduğunu fark ettiğimde; hazır hissetmediğimden biraz geç kalmışlıkla birlikte yolculuğa son verdiğim.  Cesur hissediyorum, bazense çok korkuyorum; yalnız hissediyorum sonra yalnızlığın illa iki kişi demek olmadığını fark ediyorum. Bir

87.

Toz Bezlerinden Alınacak Dersler Var  İstanbul'un yalandan beyaza büründüğü kış günlerinden biriydi, herkesin Ocak'ta havanın soğuk olmasına şaşırdığı, kar haberlerinin binlerce haber arasından yarışta öne gelircesine heyecanla gündeme oturduğu zamanlardı. Başka hiçbir derdimiz yokmuş; başka bir gündem mümkün değilmiş gibi yatıp kalkıp kar konuştuğumuz, sosyal medyanın sidik yarıştırma etkinlikleri kapsamında herkesin ev manzarasına haiz olduğumuz bir günde, evinde sakince uyandı. Kar manzarasına önce camdan baktı, sonra tüm evi havalandırıp o soğuk kar havasını evin içine doldururcasına mümkün olan tüm kapı ve camları açıp, pimapenleri ara konuma getirdi. Geceliğinin üzerine, ananesinden kalan 60 yıllık sabahlığını geçirip yatağın içine kuruldu; kucağında 4 günde hepitopu yüz sayfa okuyabildiği kitap "ben, kirke", yastığında kedisi arkasına yaslandı ve 40 sayfayı tek solukta okuyup; güne başladı.  Bugün daha farklıydı, üzerinden attığı bir yük geri gelmiş gibiydi, me

86.

Biz iki kardeşiz, aramız 8,5 yaş ve yaş farkımız büyüdükçe azalıyor; daha iyi anlaşıyoruz, benim ondan akıl aldığım konular artıyor. Annemle babamdan kardeş istediğim ve onlar da zamanında beni kırmadığı için gerçekten müteşekkirim, herkes için kardeş kelimesinin anlamı aynı olmuyor ama benim için gerçekten de iyi ki var birisi.  Kardeşimle biz çok farklıyız, çocukluğumuzdan beri ben ne kadar sadeysem o o kadar kokoştu, ben ne kadar iş bitiriciysem o o kadar tembeldi, ben beyazsam o siyahtı, o parlaktı ben mattım; akıllarımız çok farklı çalışıyordu ve büyüyünce de hiç değişmedik. Onun çok tuhaf spiritüel yetenekleri var, ilgisi de o alanlarda, şifa, şamanizm, tarot, astroloji, tütsüler, doğal yaşlar, mumlar derken kendini iyice geliştirdi ve son birkaç haftadır gündemimde olan iş değişikliğiyle ilgili olarak tarot açmasını  istedim; bir de pandülüne sorular sormasını.  Unutmayı istemediğim için, buraya yazıyorum; tıpkı 2021 yılında ilk kez kurşuncudan çıktığımda kendime attığım ses kay

85.

 Zamana bırakılan şeyler...  2020 Ocak ayı, kafamda evliliğimle ilgili türlü düşünceler, bir isteksizlik, tatminsizlik hali, kara bulutlar uyuyup kalktığımda sürekli başımdalar. İçimde büyüyen bir mutsuzluk, nedenini bilmiyorum, tahmin etsem bile kendime itiraf edemediğim için sıkışıp duruyorum.  Zaman geçiyor, babamın ölümü iyice sarsıp silkeleyip dağıtıyor beni, içimde fırtınalar kopuyor, dışımsa en dingin denizlerden daha dingin, bilmediğim bir yerlerde, diplerde, abisimde* karanlık kaoslar yaşanıyor ama su yüzüne hiçbiri sirayet etmiyor.  Çok bocalıyorum, bocaladığımı, tutunacak bir şeyler aradığımı, birtek kendime tutunmaya çalışmadığımı şimdi 2 sene sonra fark ediyorum. Hepimizin hataları, istemediğimiz şeyleri fark etmek, kabul etmek ve aksiyon almak için zamanı var, benimki tam bir sene sekiz ay sürüyor, bu süre değersizlik, yetersizlik hissiyle arafta salınmaktan ibaret bir şekilde geçiyor.  Her yas sürecinin kendi dengesi oluyor, bu sevdiğin birini kaybettikten sonra da, ölü

84.

 Babamın cenazesinin üzerinden çok da zaman geçmemişken, anne tarafından akrabalarımız aile evine desteğe gelmişlerdi. Maksat yanımızda olmak, bana, anneme ve kız kardeşime destek olup elimizden tutmaktı. Acımız beklenmedik, yasımız büyüktü; ailenin güzelliği buradaydı birlik olup zor günleri geride bırakmakta. Apartman komşularımız da sağolsunlar, evimize tencereyle yemek yığmışlardı, üstelik tüm yemekler bir anda dayanmamıştı kapımıza, kendi aralarında organize olup bugün yemeklerini 8 numaralı daire yapsın, tamam o zaman ertesi gün de 12, ah 21 de yapmak istiyordu derken bizi planlamalarına dahil etmiş, mevcut derdimiz üzerine bir de yemekler bozulur, ne olacak bu kadar yemek şimdi stresini eklememişlerdi.  Can olmak için, illa kan bağı gerekmediğini komşularımız bir kere daha göstermişti. İstanbul'dan desteğe gelen ekiple birlikte Ankara'lı komşuların pişirdiği yemeklerden oluşan sofraya yerleştik; yemeği yemeye başladık; etlisinden, zeytinyağlısına, pilavından tatlısına sa

83.

 Aleyna Tilki ne de güzel söylemiş "bir derdim var" şarkısını mor ve ötesi'nin, misler gibi yumuşatmış; derinleştirmiş dinlerken öyle hoşuma gitti ki; defalarca eşlik etmeye doyamadım.  Yetenek harika bir lütuf, onu farkında olup sahip çıkmak da öyle. Sahi benim yeteneğim ne? 

82.

 2022'ye girdiğimden beri 31 Aralık, 1 ve 2 Ocak tarihlerinde rüyamda hep onu gördüm, onun bana söylediği yalanlar, artık inanmayışlarım ve kanmayışlarım; huzurlu olmayan rüyalardan şükür diyerek gerçeğe uyandım. Yeni yıl mesajını hiçbir şey hissetmeden okudum, tüm yıl bana yaşattıkları için özür dileyen bir mesajdı. Artık aksiyonların, sözlerden daha önemli olduğunu biliyorum; yanında olmak isteyenin dağları aşıp yanında olmayı deneyeceğini de o yüzden özürler, sözler, vaatler hiçbiri inandırmıyor beni; kendimi korumak için nihayet en sevdiğime bile duvar örmeyi öğrendim.  2022'den abartılı beklentilerim yok, kendi üzerime düşeni yapmaya hazır olduğum bir sene, sabah meditasyonlarımdan düzenli beslenmeye, sabah sporumdan, tenis turnuvalarına, tiyatrolarıma, yeni insanlarla tanışma ve öğrenme isteğime kadar mümkün mertebe yargılarımdan arınmayı dileyip hayata daha çok karışmayı istediğim bir sene.  Liste yapmadım, zaman içerisinde planladığım şeyler var sadece; insan kendine ge