22 Ağustos Pazar günü birahane mutfağında çalışmaya başladıktan sonra, ikinci hafta 30 Ağustos'un da tatili olması sebebiyle 3 gün üstüste çalıştım. Muftakta çalışmanın tuhaf bir hazzı var, insanın bir dakika düşünmeye vakti olmuyor her şey çok hızlı, fazla dinamik ve hatasız. Kilolarca patates kızartılıyor, mac'n cheese'ler yapılıyor, kıymalar porsiyonlanıyor, her gün neredeyse dükkana ya manavdan, ya metrodan ya da başka yerlerden sipariş yığıyor. Stok dönüş süresini hesaplamak bile ayrı bir yetenek. Pişirmek, yemek yapmaktan hoşlanmak gerçekten bu işin olmazsa olmazı, yani seviyorsun diye orada olmak 10 üzerinden 0,05 bir puana sahip. Kalan şeyler, dikkat, disiplin, fiziksel kondisyon, temizlik, doğru planlama diye uzayıp gidiyor. Ön hazırlık doğru olmadığı sürece, restoranın hayatta kalma ihtimali yok sanki; bu da detaycılık ve doğru planlamadan geçiyor. Ben de böylece mutfakta/restoranda ne işler olduğunu görüyorum, satın almacılık hep ilgimi çekiyor ama buraya 6 ay
Doğalı 35 yıl olmuş neredeyse, 35 yıllık hikayeyi yeni baştan yazmaya çalışıyorum, baş kahramını biraz değiştirip; ezber bozuyorum.