Senede bir gün... kaç senedir evinde olduğunu bilmediği, ama hikayesini ve nereden geldiğini çok iyi hatırladığı ceviz masanın üzerinde elini gezdirdi, ayakları masanın yanına dizilmiş birbirinden farklı sandalyelere takılmadan elini masadan hiç kaldırmadan, sanki elinde bir bez var da onunla tozunu alırmış gibi tüm masayı zerafetle tavaf etti; aklında hiçbir düşünce olmadan; neden böyle yaptığını bilmeden masanın etrafında usulca dolandı. Zarif miydi gerçekten, hayatı boyunca hiçbir zaman zarif olmamıştı, hatta kız kardeşi bir keresinde ona kavgaya gider gibi yürüdüğünü söylememiş miydi? Kız kardeşin ne kadar güzel bir şey olduğunu düşündü, çocukken onu istediği zamanı, anne babasına sipariş eder gibi kardeş dediğini, doğum günü pastalarını içinden kardeş dileği tutarak üflediği zamanları hatırladı; annesiyle babası onu kırmadan 8,5 sene yaş farkıyla onu abla yapmışlardı ısrarlarına dayanamayıp; içinden anne babasına teşekkür edip, kız kardeşine onu çok sevdiğini söyleyen bir mesaj
Doğalı 35 yıl olmuş neredeyse, 35 yıllık hikayeyi yeni baştan yazmaya çalışıyorum, baş kahramını biraz değiştirip; ezber bozuyorum.