Ana içeriğe atla

101

 her şeyi yapmak isterken hiçbir şey yapmayan o kadın benim. terapistim bir keresinde söylemişti, "her şeyi yapmak isterken, her bir yerinden çekiştirilirken buluyorsan kendini, bir yöne hareket etmeyi bırak, hareketsiz kalırsın" 

bu söz o seanstan sonraki günlerimi etkiledi, hem her şeyi yapmak, hem de hiçbir şey yapmak istemiyordum. Bazen istiyorum ki benim yerime her şeyi biri yapsın, eksik kalmasın hiçbir şey, o benim yerime yapacak olan kimse o üstlensin sohbetleri, benim yerime gitsin işe, benim yerime sevsin kedimi, benim yerime erken kalksın, benim yerime spora gitsin ama güzellikleri ben topladığımla kalayım. Sanırım gerçek hayat dediğimiz şey öyle kıyaklar geçmiyor. 

Güzel olan yaşamak, her şeye birincil elden, gözden tanıklık etmek, deneyimlemek. tecrübelerimi biriktirmek, sadece güzel tecrübe biriktirmeyi seçmek mümkün değil elbet, atasözleri boşuna yazılmıyor "kurunun yanında elbet yaş da yanıyor" 

güzel şarkılar, güzel manzaralar, güzel anılar var; hayatımın sorumluluğunu almak yapabildiğim en güzel şey. duruyorsam, durduğumun bedelini ödemeye hazır olduğumdan. 

Kendimle barıştığımdan beri kusurlarım bile yeterli.

İyi ki bu yolu yürüdüm, yine de bazen durup "keşke birini sevsem" demeden edemiyorum. 

Doğru olan, doğru zamanda gelecek biliyorum; ben hakedip sabretmeyi öğreniyorum. 

Sevgiler

S.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

102

 söz ve aksiyonun örtüşmediği yer. karanlık olan, tanıdık olan ama ne yapacağımı bir türlü bilip, öğrenemediğim o yer.  ilişkimin, evliliğimin son birkaç yılını sözleriyle yanımda olmak istediğini söyleyip, aksiyonlarıyla tam tersini söyleyen bir manipülatifle geçirdim, bu teşhisi koymam için çokça kitap, makale okumam, terapi seanslarına gitmem gerekti. bir yerde okumuştum, "bize başkalarının hasta ettiği insanlar gelir" diyordu terapiler için. Ben de bu öğretiyi aldım, söz ve aksiyon uyuşmuyorsa, aksiyonu baz almayı öğrendim. o sözleriyle kalmak istiyorum deyip, aksiyonları desteklemedikçe ben  yapamadım, o dengesizlik beni çökertti, kendimi tanıyamaz hale geldim, gözümün feri söndü, nasıl bir tutarsızlığın içinde olduğumu ancak dışına çıkınca anladım, "bazen sevsek de olmuyor" diye kendimi kandırmayı becerdim, bu kök öğreti yanlıştı, sevmek değildi bu, insan sevdiğini böyle derbeder ortada bırakmazdı; düzdü her şey, sevmiyordu.  bunu değiştirdim, ancak şimdi tam

16.

Başkalarının kendi tecrübelerinden edindikleri dersleri bize de aktarmalarını isteyip, kendimize uyarlamak mümkün mü diye düşünüyorum; özellikle de bize benzer kişilerin.  Sevdiğim bir aile büyüğüm, kendisine de sıklıkla benzediğimi düşündüğüm, bakış açılarımızın yaşadıklarımızdan bağımsız benzer olduğu H. ile uzunca sohbet ettik. Tüm psikolog maceramı, son dönemde içinden geçtiğim dönemin en yakın tanıklarından biri.  Bugün bir konuşmamızda "seni dinlerken bazen kendim konuşuyorum" gibi geliyor dedi, ben de cesaretimi toplayıp "o zaman sen söyle tecrübelerini, tecrübelerinden çıkardığın dersleri; madem bakış açılarımız aynı, ne yapıp yapmamam gerekiyor söyle de daha fazla hata yapmayayım" dedim; gülümseyerek dedi ki "ben senden ders alıyorum, sana baktıkça şimdi şimdi kavradığım şeylerin senin çoktan farkında olduğunu görüyorum" dedi.  İnsan, sanırım hata yapmadan, annesi babası gözünden ne kadar sakınsa da o tuzaklara düşmeden; kendi tecrübesi ile yürüme

60.

 sarmal hep aynı, içinde ben bir sona gidiyorum bir başa geliyorum; aslında hareket ediyorum ama sanki hiç yol almıyorum. Yeni yeni anlıyorum ki ben döne döne ilerliyorum aslında, başa döndüğümü sandıklarımın hepsi kısalan yolumun bir parçası, dönen merdivenleri inmek gibi sanki hep aynı noktadasın ama aslında hep daha derine, daha derine. bir bakıyorsun, çoktan gelmişsin.  İzliyorum, görüyorum, ne kadar farkındayım desem de hala bazı duygulardan, bazı yüzleşmelerden kaçıyorum. Kendimi bırakmıyor, üzülme fırsatını kendime hiç vermiyorum. Korktuğum, bu kadar sert kapattığım kapıların ardında ne var bilmiyorum ama her terapi seansı, J. ile her konuşma biraz daha acıtıyor. "Öz'e yaklaştıkça, hassas yerlere geldikçe acır" demişti bir keresinde, sanırım bu aralar ben sevmediğim sularda yüzüyorum.  Terapi gündemi haftalık olarak değişse de, kendi içerisinde bir kurgusu ve ilerleyişi var; bazı tespitler haftalar sonra karşıma yeniden çıkıyor; dün de onlardan biriydi. "GÜÇLÜ