Benim artık 36.yaşım bitti, ağustos ortasında bir yaş daha aldım ve 30 sonrasında yürüdüğüm yol sancılı da olsa o kadar mutluyum ki. İnsanın, kendini bulmayı denemesinin, kendiyle bağ kurmasının ödenebilir bedeli neyse ödenmeli. İnsan ancak kendini anlayıp, kendiyle doğru şekilde yüzleşip kendini olduğu gibi kabul ettikçe emin yol alabiliyor.
Bana evliliğim süresinde kötü olduğumun söylendiği yerlerimin hiç de kötü olmadığını tecrübeyle öğreniyorum, toksik bir ilişki yaşadığımı ancak dışına çıkınca gördüm, kendime yapılmasına müsaade ettiğim her şey için kendimden özür diledim, işin kötüsü kızacak kimse yoktu çünkü toksik bireyler de bunu kötü niyetle yapmıyorlar; hepimiz aile evlerimizde öğrendiklerimizin esiriyiz. O yüzden sahip olduğumuz doğrular gerçekten karakter, ahlak olarak bizim doğrularımız mı bakmak, tartmak gerekiyor. Kendimizle bu yüzden yüzleşmemiz gerekiyor, kök öğretilerimizi sorgulamamız, içselleştirdiğimiz seslerin gerçekten kimlerin sesi olduğunu bulmamız gerekiyor. Ben babammışım mesela, çoğu zaman da babasının aferin demesi için aferinlik davranışları karakteri sanan kızmışım. Babasını kaybetmiş yeni yeni 36 yaşında bir kadın olarak diyebilirim ki, iyi ki o adam benim babammış, tonlarca güzel şey öğretmiş. İyi ki onun doğrularını almışım, tek ilavem yanlışları olabileceğini de keşke ifade etseymiş, ben onu o kadar sorgulanmaz, tek doğru sayarken herkesin doğrusunun kendine göre olabileceğini de satır arasında anlatsaydı, ya da ben anlayana kadar anlatsaydı. Hiçbir şeyin keskin olmadığını, grinini hayatın tam ortasında durduğunu söyleseydi, bugün siyah dediğime yarın beyaz diyebileceğimi bilseydim ben de; keskin yanlarım çocukken törpülenmiş olsaydı. Yine de, yanlış öğretilerle ölmeyeceğim için çok mutluyum.
Umarım, bir gün kendi ailemi yeniden kurup, küçük canlar yetiştirmeye başladığımda onlara hayatın esnek olduğunu doğru şekilde anlatabilir, yargısız akıllar büyütebilirim.
Canım kendim, seninle öyle çok gurur duyuyorum ki, hissiyatımın tarifi yok. Seni olduğunu gibi kabul ediyorum, değerli buluyorum ve her zaman iyileştirebileceğin yerler olacağını biliyorum, yeterlilik hissi diye bir şey yok; her zaman yeterliyiz ve her zaman da bi o kadar eksik; hayat bu zaten eksik gördüklerimizi tamamlamak, fazla gördüklerimizi bırakmak. Mevcutların yerini daha iyilerle değiştirmek ,bazen durmak, dinlenmek.
Öğrendiğim şeyler için mutluyum, şimdiki noktaya geleceğimi bilsem, evliliğimle ilgili aynı bedeli öder, o 2 seneyi bir daha gözyaşları içinde geçirirdim. Bazı şeyler, bedel ödenmeden öğrenilmiyor.
Yine de sırtımı sıvazlıyor ve diyorum ki "aferin kızım"
Sevgiler
S.
Yorumlar
Yorum Gönder